Velayet davaları, çiftler için de arada kalan çocuk için de en zor olan davalardan biridir. Ayrılan çiftlerin anlaşmazlıkları çoğu zaman çocukları etkiler ve psikolojik sorunlar doğurur. Bazı durumlarda bencilce düşünen anne ya da baba çocuğun ne istediğini düşünmeden “benim istediğim olmalı” mantığıyla hareket ederek büyük yıkımlara yol açar. Böyle durumlarda evladının isteklerini ve hassasiyetini gözeten taraf velayeti alabilmek için çeşitli şekillerde uğraş verir. Bu zor ve uzun süren süreçte hem taraflar hem de arada kalan çocuk fazlasıyla yıpranır.
Boşanma davalarında hakimler velayete ilişkin karar verirken çocuğun menfaatini gözetmektedir. Velayet davalarında asıl unsur çocuğun menfaatidir. Buna göre velayet davası nasıl kazanılır diyen kişi açısından, çocuğun hangi ebeveyn tarafından alınacağı, çocuğun velayetinin kime verileceği, velayeti almayan bireyin çocuğu hangi koşullarda ve ne sıklıkla göreceği tamamen çocuğun menfaati gözetilerek verilen bir karardır.
Hakim, boşanma sürecinde ve sonrasında hangi ebeveynin çocuğa daha iyi bir gelecek sağlayacağını, eğitiminin hangi koşullarda daha iyi olacağını, gerek maddi gerekse psikolojik olarak ihtiyaçlarının hangi tarafta daha iyi bir biçimde karşılanacağını elindeki belge ve dokümanlara dayanarak kararını verir. Ve sonuç her iki tarafı olduğu kadar çocuğu da etkiler.
Hakimler sizi tanımaz, belgeleri tanır!
Bazı durumlarda belgeler yanıltıcı olabilmektedir. Belge insanı yanıltır mı demeyin, evet yanıltabilir.
Hakimler sizin iyi bir insan olduğunuzu, çocuğunuzla aranızdaki bağı ya da duygusal bağınıza değil öncelikli olarak belgelere bakar ve onları tanır. Resmi bir belge ile hareket etmediğiniz sürece velayeti kazanma şansınız oldukça düşüktür.
Velayet kararındaki en büyük etkenlerden biri ise, çocuğun boşanma süreci içerisinde bulunduğu yaş, kiminle yaşamak istediğine karar verebilecek akla sahip olması gibi hususlarda velayet kararında etkili olmaktadır. Diğer yandan küçük yaştaki çocukların annelerinde ciddi bir ruhsal hastalık ya da bağımlılık gibi sorunlar olmadığı sürece hakimler velayeti anneye vermektedir.
Velayet davalarında çocuğunun velayetini almak isteyen tarafın iyi bir savunma ve belgelerle hakim karşısına çıkması etkili olacaktır. Velayet kararının alınmasındaki en büyük etken hakim kanaatinin oluşmasıdır. Bunu sağlayabilmek için de etkileyici bir savunma ve belgelerle hakim karşısında çıkmakta fayda vardır.
Boşanma davalarıyla birlikte görülen velayet davaları bazı durumlarda yarı bir şekilde de görülmektedir. Çitler boşandıktan yıllar sonra bile çocuklarının velayetini alabilmek için dava açabilmektedirler. Bunu yapabilmek için yapılması gereken tek şey, o davanın hakimini çocuğun mevcut durumundan daha iyi bakılabileceğine ikna etmek. İşte bunun da en güvenilir ve kolay yolu bir özel dedektife başvurmak olacaktır. Özel dedektiflerin sizin adınıza yapacağı araştırma ve inceleme sonucunda ortaya çıkarılan belgeler karşı tarafın velayet hakkının tamamıyla sizin adınıza geçeceğine dair yeterli delili teşkil edeceğinden velayet hakkı size geçecektir. Toparlanan raporlar özel hayatın gizliliği, haberleşme hürriyeti ve konut dokunulmazlığı gibi Anayasa ile korunan hak ve hürriyetlere aykırı bir şekilde elde edilmediği sürece mahkeme tarafından da kanıt olarak kabul edilecek ve haklı bulunursa çocuğun velayet hakkı el değiştirecektir